Bilin İstedim
Her defasında bir duraktı mutluluk denen o tansık
Uğradım, durdum, duruldum, yollandım ötekine
Hiçbir zaman inanmadım ya; hep uğrayıp geçti hayatımdan
Cam ardı acemi sözler büyürken yoldan geçen patikalarda
Ben o küçük çocuğum hayallerine takılıp düşen
Yürürken ondandır tereddütüm azizim, kimse bilmez
Düşmekten kan tutmuş dizlerimi vedaya sürdüm hep
Öyle ya emeklemek suç değildi koşanın yarattığı korkuda
Sadece bir baykuş sessizliğinde güvercin tedirginliği
Yamacımda biten korkunun edilgen sevmesiydi belki de
Yine de ne anlatırım ki kim ne dinlesin.
Her saat gidişe ayarlanmışken hayatta
Ben mi suçluyum yokluğa yürümenin hevesini büyütürken?
Tek taraflı bir kavganın en haksızıydım biliyorum
Öptüğüm her dudakta açan küstüm çiçeği kardeşimdi
Kanayan dizlerimden anlamalıydım kurumuş otların
Son nefesini henüz vermiş bıçkın ateşini.
Bana bağırma azizim kırgın çocuklarım tutmuyor elimi
Asla tutmayacaklar, umuda giden yolu döşemiyorum
Ben mi suçluyum yokluğa durmanın hevesini büyütürken?
Yalanlar deliğinden güzel sözle çıkmaz bilin
Ben sığmadığım deliğe sıvışarak dalıyorum
Belki bir ihtiyaç yalan denen şey, belki ihtiyat
Ama asla gerçek olmayacak bilin, ben biliyorum
Adını mutluluk koysam kırılır, huzur koysam kıvrılır
Ama asla kalmaz; kalmadı kalmayacak inanmayın
Rahata düşkün yalanlar tahtı vermediler mi bu yüzden?
Bu yüzden kaçmadılar mı hakikat denen haçtan?
Yine de bir giyotin sessizliğinde arıyorum yalanı
Hakikati yırtıp geçen papazın ucube meşalesi oluyorum
Sönmüyorum ama, karanlık kaplıyor bedenimi aydınlatmıyorum
O an kör bir ateş oluyorum karanlığa pes etmiş
E mum da kendinden başkasına ateş değil miydi zaten?
Ben körüm çok mu?
Çok belki de ama hiç değil, biliyorum.
Karanlığa pes etmişim, körlük zafer bu denklemde
Bilin, bunu çok iyi bilin.
Comments
Post a Comment