Hali Yerinde Bir Saçmalık

 


Ankara'ya kar yağıyor

Yüreğim her tanesini eritiyor.

Oysa donmuştu yüreğim, eritememeliydi.

Camımdaki buğu hikayeler anlatıyor

Dinlemek içimde bir hastalıkken

Kulaklarımı pirinç taneleriyle tıkıyorum.

Hani pirinç iyileştirirdi her şeyi?

Bedenim, yürüyen zihnimin prangası;

Susmuyor, zihnim asla susmuyor.

Geçmişimde kaybettiklerimi hatırlatıyor

Ve bugünümde kaybedeceklerime takıyor

Henüz evlenmiş bir çiftin arabasına takılmış

Onlarca teneke kutu gibi beynimde.

O tangırtı ki yaşamıma konan kelebek gibi.

Baksan güzeller güzeli

Lakin ömrü şu kadarcık.

Kendime verdiğim sözlerin ömrü gibi

Fakat hiç güzel olmadılar.

Belki de bundan kendimi sevmeyişim.

Yine de nefes alıyor olmak mıydı acaba?

Ya da her şeye rağmen görmek mi?

Ben bunları bilemeyecek kadar kayboldum

Sokak çocukları peşimde

Onlara verebilecek umudum yok ya

En acısı burada başlıyor işte.

Benim doğumumun vergisi acılarım

Değer de etmiyor acının çocuklarına.

Yine içime düşen hiçliği görüyorum.

Oysa herkes yaşamıyor muydu bunu?

Kendime düşen pay nefretken 

Ne desem hali yerinde bir saçmalık oluyor.

İnsanlar nasıl bu kadar cesur?

Hayret değil bir merak bendeki.

Kaybdeceğemi bile bile, sinmiş korkaklığıma

Yine gideni izlemek filmi gözlerimde

Sevgim ve umudum atıştırmalık.

Öylesine, gelecek güne gidiyoruz

Biliyoruz fakat mış gibi yapıyoruz.

Ben kendime pranga, "o gün" zihnime...

Yaşatacaklarım saksısı kaybettiklerimin:

Ben yaşatırken gideni büyütüyorum

En güzel renkleriyle.

Emek emek yüreğimden suluyorum,

Çiçekçinin saksısı olduğumu farketmiyorum.

Büyütüyorum, bir mutluluğa simge

Sevgiye imge olsun diye,

Çiçekçi sermaye etsin diye.

Ben kaybetmek için suluyorum yüreğimden.

Yine de kaybeden oluyorum hiçlikte.

Ve biliyorum bir gün, elbet bir gün

Sokak çocuklarına verecek umudum yeşerecek

Gitmenin, kaybolmanın, unutulmanın umudu.



Comments

Popular Posts